Yamaha D'elight Yakıt Tüketim Bilgileri

30 Aralık 2018 Pazar

Hoşgeldin Yeni Yıl

Yeni yıl herkese sağlık, mutluluk ve yeni motosikletler getirsin :))


18 Aralık 2018 Salı

Akü Takviyesi Nasıl Yapılır

Havaların soğuması ile birlikte akü problemleri sıklıkla yaşanmaya başlandı. Bugün şahit olduğum bir olayda, aküye takviye yapmayı bilmediklerini için kısa devre yaptırdılar. Bu da her iki akü için olumsuz bir durum olduğu gibi günümüz taşıtlarındaki elektronik donanımların fazlalığı düşünüldüğünde ciddi ve kalıcı hasarlara neden olabilir.

Bu nedenle akü konusunda temel bazı bilgiler paylaşamanın yararlı olacağını düşündüm.


Akü Çeşitleri Nelerdir, Tam Kapalı veya Kuru Akü Ne Demektir?

Aküler, kurşun asit, nikel kadmiyum, nikel ndemir gibi kullanılan metal cinslerine göre çeşitlere ayrılır.

Günümüzde en yaygın kullanılan akü tipi kurşun-asit akümülatörleridir. Bu aküler de temel olarak kuru ve sulu diye ikiye ayrılır.

Sulu akülerin en fazla kullanılan çeşitleri starter veya SLI (başlatma, ışıklandırma ve ateşleme fonksiyonlarının ingilizce baş harfleri ile ifade edilmiş hali) olarak da tabir ettiğimiz klasik tipteki oto aküleridir. Oto aküleri de kendi içinde tam kapalı veya buşonları açılabilen diye ikiye ayrılır. Bu iki tip akünün de iç yapısı aynıdır. Yani her ikisi de klasik tipte kurşun asit akülerdir.  Kapalı akülerin farkı buşonların açılamamasıdır. Bu akülere su eklenemediği için voltaj düzenekleri iyi olan araçlara takılması daha uygundur.

Bundan başka iç yapısı ve kullanım alanları farklı olsa da stasyoner (sabit tesis) ve traksyoner (forklift) aküleri de sulu ürünler kapsamına girer.

Kuru yani VRLA akülerin iç yapıları ve teknolojileri farklıdır. VRLA tanımının Türkçe karşılığı sübap ayarlı kurşun asit akü demektir. Bu aküler de iç yapılarına göre ikiye ayrılır.

AGM (elektroliti separatörlere emdirilmiş) ve jelli VRLA aküleri. Bu akülerin temel özelliği asit taşması veya sızdırması olmamasıdır. Gaz çıkışı minimumdur. Bu yüzden çok güvenlidir ve rafta bekleme ömürleri çok daha uzundur. Ayrıca sulu akülere kıyasla titreşime karşı daha dayanıklıdır. Sevkiyatı, taşınması sorunsuzdur. Kullanım alanları arasında motosikletler, sabit tesisler, UPS’ler, tekneler ve santraller vardır.


Akü Neden Deşarj Olur?

Akülerin olası deşarj (boşalma) nedenleri:

• Olumsuz çevre ve saklama koşulları, yüksek sıcaklık, nem vs.

• Araçtaki kaçak akımlar (öngörülen kısa devrelerden yüksek çekilen akımlar) açık lambalar

• Diğer elektrikli cihaz ve donanımlardaki kısa devreler

• Araç ile akümülatör uyumsuzluğu, küçük akü seçimi, araçtaki ilave  donanımlar (ses, ışık, bilgisayar sistemleri, soğutucu sistemler)

• Alternatörün (şarj dinamosu) yetersiz şarj etmesi


Akü Donar mı? Hava Şartları Aküyü Nasıl Etkiler?

Evet, aküler donabilir.

Tam şarjlı akünün donma ısısı - 50 derece  ile -70 derece arasındadır, dolayısıyla normal şartlarda şarjlı bir akümülatör donmaz. Ancak deşarj olan aküler deşarj seviyesine göre 0 derece ile -10 derece civarında dahi donabilirler. Özellikle soğuk mevsimlerde akülerin şarjlı durumda olmalarına dikkat edilmelidir.

Hava şartlarının aküye etkileri:

1. Stoklama, saklama yönünden:

Kapalı alanda stoklama yapılmalıdır. Açık havadaki stoklamalarda toz ve yağışlar kendiliğinden deşarjları arttırır. Mümkün olduğunca kuru ve serin bir yerde stoklanmalıdır. Akülerin deşarj oranları sıcaklık ile paralel olarak artar veya azalır. Genel olarak her 10 derecelik artışta kayıp kendiliğinden iki katına çıkar. Bu yüzden 10-16 derece aralığındaki stoklama 25-30 derece aralığındaki stoklamadan çok daha sağlıklıdır.
      
2. Araç üzerinde çalışırken:

Sıcak havalarda akünün marş gücü artar ancak buna paralel olarak aküdeki korozyon (yıpranma) da artar. Bu nedenle sıcak iklimlerde kullanılan aküler daha az ömre sahiptir. Soğuk havalarda akülerin marş gücü azalır. Buna ilaveten araç motorunun marş alma değeri de artar. Sonuçta soğuk koşullarda akülerin marş gücü önemli hale gelir.


Aküye Takviye Nasıl Yapılır?

• Aküden aküye bağlantı (jump-start)  için kullanacağınız akünün aynı amper olmasına dikkat edin.

• Motoru ve de elektrik harcaması muhtemel her şeyi kapatın.

• Öncelikle kablonun kırmızı ucunu boşalmış olan akünün (+) terminaline; daha sonra diğer ucunu dolu olan akünün terminaline bağlayın.

• Daha sonra kablonun siyah ucunu dolu olan akünün (-) terminaline ve kablonun diğer ucunu boşalmış akülü aracın kaportasında herhangi bir metal bölüme bağlayın.

• Kabloların egzoz, pervane gibi hareketli veya sıcak noktalara temas etmemesine dikkat edin.

• Dolu akülü aracı çalıştırıp, daha sonra boş akülü aracı çalıştırın.

• Araçlar çalıştıktan sonra boş akülü araçtan başlayarak; kabloları sökebilirsiniz.

10 Kasım 2018 Cumartesi

Savgı ve Özlem İle Anıyoruz!


Murat Ergün kardeşime bu güzel tasarımı için bir kez daha teşekkürler ♥

1 Kasım 2018 Perşembe

Skuter CVT Nasıl Çalışır

Skuter motorlardaki CVT (Sürekli Değişken Şanzıman) sisteminin nasıl çalıştığını anlatan güzel hazırlanmış bir animasyon.


26 Ekim 2018 Cuma

Kutlu Olsun


Elektrik Vücudumuza Kameranın Flaşından Girebilir mi?

Evet bu %100 gerçekleşebilir!

Bu, 21 yaşında mühendislik okuyan bir çocuğun başına gelmiş gerçek bir olaydır.

Çocuk Keshwani hastahanesinde öldü. Hastaneye yanık durumda kabul edildi. (Burdaki yanık tamamen yanmak değil de yanarak yaralanmak anlamında)

Sebep: Çocuk Amrawati'ye bir çalışma turunda gitti. Geri dönerken, arkadaşlarıyla beraber bir tren istasyonunda tren bekliyorlardı. Çoğu cep telefonlarının dijital kameralarıyla grup fotoğrafları çekiyordu.

Bu çocuk da ordaydı ve grup fotoğrafı çekmeye çalışıyordu. Durduğu yerden tüm grubu kameraya alamadı. Bu yüzden biraz geriye çekildi.

Durduğu yerin üstünde içinden 40,000 volt elektrik geçen bir elektrik kablosu vardı. Dijital kameranın butonuna bastığı anda 40,000 voltluk elektrik flaşdan içeri girdi, ordan parmaklara ve tüm vücuda.

Bütün bunlar birkaç saniyede oldu. Vücudunun %50’si yanmıştı. O durumda Keshwani hastanesine, ordanda ambulansın içinde Mumbai hastanesine götürüldü. 1,5 gün boyunca bilinçsiz kaldı. Vücudunun %50’si yandığından doktorlar onun için çok umutlu değildi. Bir süre sonra da öldü. Bu hepimiz cep telefonu kullandığımızdan herhangi birimizin başına gelebilir. Peki bundan öğrendik mi ve artık daha sorumlu muyuz?
  • Petrol pompalarında cep telefonu kullanmaktan kaçın.
  • Araba sürerken cep telefonu kullanmaktan kaçın.
  • Cep telefonun şarj olurken aramaları açma.İ
  • İlk olarak şarj jakını çıkar ondan sonra aramayı cevapla.
  • Cep telefonu şarjdayken yatağın veya tahta mobilyaların üstüne koyma.
  • Lütfen tren istasyonlarında veya yüksek voltaj elektrik kablosu olan herhangi bir yerde cep telefonu/dijital kamera kullanma.
Bu senin güvenliğin için çok önemli!

25 Ekim 2018 Perşembe

Motosiklet ve Sağlık


SICAK HAVALARDAKİ RİSKLER

Isı İle İlgili Rahatsızlıkların Dereceleri: 1. Derece Erken Uyarılar: ( Derhal vücudunuzu dıştan serinletin ve bol sıvı için) . Baş ağrısı . Yüzde kızarma ve terleme(arkasından kül rengi solgunluk ve terleme) . Bacak ve mide krampları. Mide bulantısı. Baş dönmesi ve halsizlik. Bitkinlik. Az miktarda koyu sarı idrar(koyuluk) 2. Derece Yaşam Tehdit Altında: (Ambulans çağırın- kalbe elektroşok gerekebilir) . Zonklamalı baş ağrısı. Kırmızı, pancar gibi kuru cilt(terleme artık olmuyor). Vücut ısısı hızla yükselir. Zihinsel durum değişir(Şaşırma, koordinasyon eksikliği, tepkilerde yavaşlama) . Kusma. Şiddetli kramplar. Hızlı ve zayıf nabız atışı. Hızlı, sığ nefes alma(nefes daralması) Öncelikle Yapılması Gerekenler: . Kişiyi hemen gölge bir yere almak. Soğuk su içine koymak, daldırmak. Bu imkan yoksa ıslak bezle baş, boyun ve vücuduna bilhassa eklem yerlerine soğuk kompres uygulamak. Vücudu hortumla ıslatmak. Kişi ikinci derecede ise su içirmemek. Tıbbi yetkililer gelmeden asla tıbbi bir madde, ilaç vermemek. Yüzünü ve/veya bedenini alkollü maddelerle(kolonya vs) ovma kesinlikle yapmamak. Sıcak havalarda yanlış miktarlarda ve zamanlarda su içiminin yaratacağı en büyük risk su zehirlenmesi dediğimiz olaydır.

Hyponatremia: (Su zehirlenmesi) Sebep: Hyponatremia kandaki sodyum seviyesinin düşmesi ile oluşan bir rahatsızlıktır. Su zehirlenmesi olarak da bilinir. Vücudunuzun elektrolit seviyesiyle bağlantılı olarak çok fazla su tükettiğinizin işaretidir. Oranlar yüksek derecede bozulmuş demektir. Üç saat boyunca yoğun bir şekilde terlediğinizde, içme suyu vücudunuzun gerekli suyu almasına yeterlidir. Günlük gıda alımlarımız bize bu durum için yeterli elektrolit rezervini sağlar. Fakat bütün gün boyu terlemeleri, üst üste her gün uzun süreler motor kullanımları su içimlerine ilaveten elektrolit alımları gerekir. Aksi takdirde hyponatremia olma riski vardır. Terimiz tuz içerir, biz hem su hem de tuz kaybederiz. İlk birkaç saatin sonun da, vücudumuzda mevcut elektrolit seviyesi tükenir(terlemeyle atılır). Ağır su içimiyle ise seyrelir. Eğer bu yönde devam edersek de kandaki sodyum seviyesini iyice düşürür ve vücudun ısı regülasyon sistemini bozarız. Belirtiler: İdrar sararması belirtidir. Vücudunuz denge sağlamak için aşırı idrar atmaya başlar. Bu aslında vücudunuzun size gerekli elektrolitler olmadan suyu kullanamayacağını söylemesidir. Bu durumda siz çok fazla idrar attığınız için durumun düzeldiğini zannedersiniz ama tam tersi olmakta, vücudunuz kurumakta ve hyponatremiaya doğru gitmektesinizdir. Kafein ve alkolün diüretik (idrar söktürücü) etkisi vardır. Bilhassa alkol beyin hücrelerini kurutur. Normal gıdaların, bilhassa muz elektrolit yönünden zengindir, dışında elektrolit tabletleri en uygun olan takviye şeklidir. Hyponatremia çok tehlikeli bir durumdur. Beyinde tehlikeli şişmeler oluşur çünkü artık hücresel su dengesini sağlayan sodyum seviyesi yetersizdir. Kesin bir tıbbi tedavisi de mevcut değildir. Ölebilirsiniz. Konuyu özetlersek: Bu tehlikeli durumu önlemek kolaydır. Su ile birlikte elektrolitleri de aldığınızdan emin olun. Nefesle ve terle attığınız su miktarını geri alacak kadar su için. Gereğinden fazla su içmeyin. Not: Elektrolitler vücuttaki yaşamsal birçok işlemin düzenlenmesinde gereklidir. Elektrolitler; sodyum, potasyum, klor, magnezyum, kalsiyum, bikarbonat, fosfat, sülfat. Önemleri: Hücrelerin düzenli çalışması için bunlar gereklidir. Bunlar kas, sinir ve beyin fonksiyonlarının su seviyelerinin düzenlenmesinde yaşamsal rol oynarlar. Kısaca suyun olması gerektiği yerde olmasını ve yapması gerektiği şeyi yapmasını sağlarlar. Bunları yönetirler. Vücudumuzun %60 ı sudur ve su sadece serinlemek için değildir. Hücresel sağlığımız için ve bedensel fonksiyonlarımızın olabilmesi için gereklidir. Yemeden birkaç hafta yaşayabiliriz ama susuz birkaç günde ölebiliriz. Su beden fonksiyonlarının olabilmesi için gereklidir. Elektrolitler bu kaynakla ne yapılacağını belirlerler. Örneklersek: Elektrolit seviyesi seyrelirse veya yoğunlaşırsa beynimiz çekebilir yada şişebilir bu da düşünce fonksiyonumuzu engeller. Seyreldiği zaman canımızın istediği gıdalar ihtiyacımız olanlardır. Bedenimiz bizimle konuşmaktadır. Yoğunlaştığı zaman ise idrarla atılır. 1.Terlemek bedenin soğutma sistemidir. İstenilen sonuçları elde etmesi için bedenin suya ihtiyacı vardır. Gazlı içecekler uygun olmaz. 2. Beden ısındığında kan damarları deriye daha fazla kan basmak için genişler. Fakat ter çabuk buharlaşır ve deri kurur ve deri havadaki ısıyı emmeye başlar. Artmış olan kan dolaşımı kan basıncını düşürür. Kan beyin ve kaslardan çekilip deriye yönelir. Dış ısı vücut ısısından fazla olduğu içinde serinleme olmaz deri ısıyı emer ve içe yollar. 3. Kalp atışları yükselir. Nabız %50-70 hatta daha fazla artabilir. 4. Isı krampları bacaklarınızda ve alt karın bölgenizde oluşmaya başlar. Bu vücut su ve elektrolit seviyenizin düştüğünü gösterir. Önlemler: . Yola çıkmadan bir saat önce yeterli miktarda su içiniz. Bunalma halinde birden aşırı su içmeye kalkışmanız, bedenin suyu kullanma kapasitesinin belirli bir oranda olması nedeniyle kanınızı sulandırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Su veya spor içecekler iyidir. Kahve, gazoz, kola gibi şekerli sıvıları tercih etmeyiniz. Herkes yanında en az 1 litre su taşımalıdır. Uzun kollu gömlek ve pantolonlar giyin. Cildiniz, başınız güneş ışınlarına direk temas etmesin. Çok sıcakta tüm bedeninizi ıslatın. Bira içmeyiniz. Bir tanesi dahi sizin görüşünüzü ve karar verme yetinizi olumsuz etkiler. 32C derece üzerinde her an güneş çarpması dediğimiz olaya maruz kalabileceğinizi unutmayınız. Bu yüzden bu derecelerin üzerinde güneş altında kalmaktan kaçınınız.

SOĞUK HAVALARDAKİ RİSKLER

Soğuğa Bağlı Rahatsızlıklar: Soğuk havada oluşabilecek rahatsızlıklardan başlıcaları şunlardır: Hypothermia. Soğuk ısırması (Buz yanığı). Soğuktan el ve ayaklarda oluşan şişlikler ve kızarıklar. Batma sendromu. Kar körlüğü. Bunların her biri sizi zayıflatarak güçten düşürebilecek rahatsızlıklardır. Hypothermia: Bu genellikle vücudunuzun iç ısısının çok düşmesi ile oluşan bir durumdur. Sadece soğuktan değil, fırtınalara, yağmur ve yüksek hızdaki rüzgârlara maruz kalmanız da bu duruma sebep olabilir. Genelde 37 derece olan vücut ısısı ürettiğinden çok kayba uğradığında oluşan bir durumdur. Belirtileri: Zihinsel faaliyetleriniz zayıflar, adalelerinizde kramplar başlar, kontrol edemediğiniz titremeler olur ve enerjiniz biter. Buz yanığı: Canlı hücrelerinizin donması ve kristalleşmesidir. Aşırı soğuk rüzgara direk maruz kalan cilt kısmında buz yanığı yada soğuk ısırması dediğimiz durumun oluşması bir dakikada da olabilir bir anda da. Isı kaybı kan dolaşımının telafi edebileceğinden çok fazla oranda hareketsizlik ve yoğun soğuk tarafından oluşturulur. Parmaklar, kulak ve yüz ilk önce etkilenen yerlerdir. Belirtileri: Üşümek, ağrı, yanma ve takiben hissizleşme. Deri renginde solmalar. Kızarmalar: Çıplak derinin uzun zaman soğuğa maruz kalmasıyla oluşur. Belirtileri: Deri kızarması, yanma, gerilme ya da kaşınma. Sonrasında açık iltihaplı ağrılı yaralar dönüşme. Batma sendromu: 10C ile 0C derece arasındaki derecelerde rutubete maruz kalınması ile oluşan durumdur. Soğuk hava kan damarlarını büzer. Belirtileri: Parmaklar, kulaklar ve yüz de şişmeler ve beneklenmeler. Deri mavileşir. Kar körlüğü: Gözlerinizi yeterince korumadığınızda kar örtüsünden yansıyan güneş ışıkları geçici ama sancılı bir rahatsızlık yaratır. Belirtileri: Kan rahatsız olan gözleri kapatır. Gözlerinizi sanki kumla dolmuş gibi hissedersiniz. Önlemler: Soğuk havada sürüş yaparken gerekli giysileri giymeye dikkat ediniz. Yukarıda verilen soğuğa bağlı rahatsızlık belirtilerini bilerek birbirinizi kontrol ediniz. Aşırı sert rüzgârlı soğuk havalarda motor sürüşünden kaçınınız. Hypothermia 1. Çok soğuk havalarda motosiklet sürüşünde hypothermia dikkat edilmediği takdirde sık rastlanan bir soğuk hava rahatsızlığıdır. 2. Bedenimizde dolaşan kanın yüzeydeki kılcal damarlara ve el ayak gibi uçlara taşınması beden iç ısısı tarafından yönetilir. 3. Rüzgarın etkisiyle kol ve bacaklarımızdaki kan soğur. Bu uzuvların geniş yüzeyleri bir radyatör vazifesi görür. Soğumuş kan tekrar beden içine alınır ve tekrar pompalanmadan önce ısıtılır, bu tekrar ısıtma işlemi bedenimizin iç ısını azar azar soğutur. 4. Beden iç ısısı çok düşerse yüzeydeki kılcal damarlara ve uç uzuvlara kan pompalama işlemi daha fazla iç ısının kaybolmasını önlemek üzere durdurulur. 5. Bu çevreye kan pompalanması işlemi durdurulunca kollarda, ellerde, bacaklarda ve ayaklarda soğuma başlar. 6. El ve ayaklarınızda soğuma başlayınca adaleler sertleşmeğe, ağırlaşmağa başlar. Tepkisizlik başlar. Bu durumda motosikleti kontrol edemezsiniz. Bu durum neticesi mola verip sıcak bir ortamda adaleleriniz ısıtırken de acıdan ağlarsınız. 7. Beynin bu çevreye kan dolaşımını durdurma emri vermesi hypothermia nın ilk başlangıç safhasına işaret eder. Elciklerin ısıtılmış olması ya da ısıtılan eldivenler kullanılması hastalığı ortadan kaldırmaz sadece alametleri, arazları iyileştirir. Ellerinizi ısıtırken bedeninizin başka yerlerinden soğumuş kan bedeninizin iç kısmına geliyorsa iç ısınız düşecektir. Bu durumda titreme ve gıdaları daha hızlı yakma işlemi ile yeterli enerji de elde edilemezse elleriniz çok sıcak olsa da kol, bacak ve diğer soğuk yerlere olan dolaşım azalacağından çok geçmeden kol ve bacak kaslarınız sertleşerek ve tepki vermemeğe başlayacaklardır. Zihinsel olarak iyi durumda olmayacaksınızdır. İç ısınızı yüksek tutabilirseniz, çevresel organlarınıza kan pompalanışı sürecektir. Dolayısıyla da el ve ayaklarınızda üşüme olmayacaktır. Çünkü sürekli ısıtılmış kanla beslenmektedirler. Bu üşüme işlemini tamamen ortadan kaldırmaz ama en azından sizin soğuktan uyuşmanızı engeller. Termal giysiler çok önemlidir. Ya özel dokunmuş giysiler giyilmeli yada ince olsalar da üst üste birkaç tabaka giyilerek soğuktan yalıtım sağlanmalıdır. Birde alışkanlıklar çok önemlidir. Genellikle kısa sürüşlere alışmış kişiler birden uzun bir sürüşe kalktıklarında soğuktan daha fazla etkileneceklerdir. Yağışlı havalarda giysilerinizin üzerindeki ıslaklık buharlaştığında yapacağı soğutma etkisi sürücünün daha fazla üşümesine sebep olacaktır. Omuz üzerinden bakış kontrolü yapmanızı engelleyecek oranda kalın giysileri de üst üste giymekten sakınınız. Isıtmalı yelek en tavsiye edilen üründür. Bunun üzerine iyi bir rüzgâr geçirmez korumalı, iyi yalıtımlı sürüş ceketi giyilmeli, en altta ise bir tişört idealdir. 10 derece ile 5 derece arasında tişörtle ısıtmalı yelek arasına ince bir yünlü giysi daha giyilmelidir. Şayet sıcaklık 0 derecelerde ise yünlüyü önce giyin ve üstüne tişörtü giyiniz. -10 derecelerde sürüş ceketinizin üzerine su geçirmez plastik örtü ya da bol yağmurluk gibi bir şey almanız faydalıdır. Ancak ilk birkaç saatten sonra bunlarda yetmeyebilir. Tabi sürüş süratinizde çok önemli bir etkendir. Burada en önemli olan nokta ısıtıcılı yeleği çıplak cildinizle temas ettirmemektir. Mümkünse de ısıtıcısı otomatik termostatlı olan yelekler tercih edilmelidir. Bu tip yelekler 30Watt gibi bir sarfiyatla cereyan çekerler. Bunlara ilaveten önlem olarak kol ağızlarınızı, paçalarınızı ve boynunuz dahil tüm açıklıklarınızı iyice kapatınız. İçeri rüzgar girmesin. Yün olmadığı takdirde ince birkaç tabakanın üst üste giyilmesi tek bir kalın tabakadan daha iyi yalıtım sağlar. İki parçalı elbiseler giyildiğinde böbreklerinizi çok iyi koruyunuz. Bu tip iki parçalı elbiselerin üzerine giyeceğiniz tek parça bir yağmurluk olumlu yönde mucizevi farklar yaratacaktır.

Motosiklet Sürüş Teknikleri - Alpaslan Kuzucan

16 Ekim 2018 Salı

0 - 16490 Kilometre İstatistikleri

D'elight'ın yakıt tüketimi bir süredir 1,9 ile 2,2 lt/100 km arasında gidip geliyor. Benzinin litre fiyatının 7 TL.'ye dayandığı hatta geçtiği şu günlerde böylesine az yakan bir motora sahip olmak büyük mutluluk. İşletme maliyetleri de düşük olunca, D'elight vazgeçilmez oluyor.

Yakıt tüketimi konusundaki (0 ile 16490 kilometre) istatistiki bilgiler ise şöyle.

  • Toplam mesafe - 16490 Kilometre
  • Alınan toplan yakıt miktarı - 403,92 Litre
  • Toplam maliyet - 2.044,75 Lira
  • Toplam dolum sayısı - 117

  • Ortama dolum - 3,45 Litre
  • Ortalama dolum faturası - 17,476 Lira
  • Kilometre başına ortalama maliyet - 0,12 Lira yani 12 Kuruş
  • Günlük ortalama maliyet - 1,32 Lira
  • Aylık ortalama maliyet - 40,13 Lira
  • Ortalama yakıt tüketimi - 2,43 L/100 Kilometre
  • En iyi yakıt tüketimi - 1,9 L/100 Kilometre
  • En kötü yakıt tüketimi - 3,46 L/100 Kilometre

Bugüne kadar ki tüm yakıt alım ve tüketim bilgilerini, ilgili sayfada paylaşmaya devam ediyorum. Merak edenler bu sayfaya da göz atabilirler. [Tıklayın]

8 Ekim 2018 Pazartesi

Motor Hareket Halindeyken Gelen Sürtünme Sesi

Bugün başıma geleni sizlerle paylaşmak isterim. Yolda seyir halindeyken bir anda motordan metal sürtünme sesi (gacırtı, cızırtı) gelmeye başladı. Yavaşlamam veya hızlanmam sonucu değiştirmedi. Ön veya arka freni devreye sokmam da işe yaramadı. Ses gelmeye devam etti. Öyle bir ses ki yayalar, camı açık arabaların sürücüleri dönüp, dönüp bakıyor. O derece fena yani...

Motoru stop edip yokuştan aşağı saldım. Tekerleklerin dönüşü ile aynı ses yine duyuldu. Anladım ki motorla ilişkili değil. Sorun balatalarda mı acaba..?

Sorunun ne olduğunu bilmediğimden çok daha dikkatli ve yavaş bir sürüşle Yamaha Baydar'a gittim. Şans bu ya, teknik ekipden Bilal usta kapının önündeydi ve gelişimi gördü. Motordan gelen sesi duydu. Ben sevgili Ferhat ile görüşürken, teşhiş ve tedavi çoktan başlamıştı.


Bilal ustanın ön tekerleği sökerek yaptığı yağlama ve temizleme işlemi sonrası motorum normale döndü. Yamaha Baydar'a ve Bilal ustaya bir kez de buradan teşekkür etmek isterim.

Ön tekerlek keçesi kurur ya da kirlenirse ne olacağını böylece öğrenmiş oldum. Sizin başınıza gelmemesi dileğim ile keyifli sürüşler.

7 Ekim 2018 Pazar

Nasıl Kullanırsan Sukuter Az Yakar

Burada söz konusu sadece az yakıt tüketmesi değil. Aynı zamanda az yakan sukuterın doğal bir sonucu olarak çok yol yapması ;)


Gelelim işin püf noktalarına;

  • Düzenli periyodik bakımı ihmal etmeyin,
  • Orijinal sarf malzemesi kullanmaya özem gösterin,
  • En az haftada bir lastik havalarını kontrol edin,
  • Yumuşak ve sakin kullanın. Sürüşünüze hassasiyet katın. Sürüş sırasında motorunuzu dinleyin ve hissedin,
  • Trafiği iyi takip edin. Gereksiz gaz açmayın. Frene olabildiğince az ihtiyaç duyun. Kinetik enerjimizi korumaya çalışın. Gereksiz yapılan her frenin, değerli hareket enerjinizi ısıya dönüştürerek havaya gittiğini unutmayın,
  • Gereksiz ağırlıklardan (sele altından, arka çantadan vs.) kurtulun, mümkünse zayıflayın :)) Hem güzelliğiniz/yakışıklılığınız hem de özgüveninizde ki artış, kesinlikle yakıtta düşüş etkisi yapacaktır,
  • Yokuş inerken gaz açmayın. Bırakın kendi hızı ile insin. Gerekli ise takviye gazı ile idare edin,
  • Yokuş çıkarken hızlanmaya çalışmayın,
  • Ona, buna kızıp kapışmaya, yarışmaya kalkmayın,
  • Kısa (1-2 km.) mesafeler için motorunuzu kullanmaktan kaçının, mümkünse yürüyün ya da bisiklete binin.


Bunlar bana uyar ya da uymaz diye düşünebilirsiniz. Siz nasıl kullanırsanız kullanın, öncelikle güvende olmayı unutmayın!

19 Eylül 2018 Çarşamba

Fenni Muayene Tamam (Yapılan İşlemler ve Kontroller)

D'elight'ı ilk fenni muayeneye götürüşümün üzerinden 2 yıl geçti ve yenileme zamanı geldi çattı. Geçen hafta randevu aldım ve bugün muayene için TUVTÜRK'ün yolunu tuttum.


Randevu saatinden 15 dakika önce istasyona ulaşarak sıra numaramı aldım. Kısa bir bekleyiş sonrası, gişe görevlisine muayenenin evrak işlemini yapması için ruhsat ve kimlik kartımı verdim. İşlemin tamamlanmasının ardından 115,64.-TL 'lik muayene ücretini de ödedim. Daha sonra belirtilen perona geçerek muayene sıramın gelmesini bekledim.

Peron önündeki bekleyişim, araç yoğunluğundan dolayı (Büyükşehir Belediyesi topluca araçlarını getirmişti) 30 dakika kadar sürdü. Sıramın gelmesi ile 15 dakika gibi kısa bir sürede muayene işlemim tamamlandı. Uzun far ayarının hatalı olmasından kaynaklı hafif kusur ile muayeneyi geçtik.


Yapılan işlemler ve kontroller;
  1. Şasi numarası tespiti
  2. Kilometre tespiti
  3. Ön ve arka lastik ebatlarının tespiti ve diş derinliği kontrolü (Michelin 110/70-12)
  4. Ön, arka ve kombine fren kontrolü
  5. Fren lambası kontrolü
  6. Plaka lambası kontolü
  7. Ön ve arka sinyal lambası kontrolü
  8. Kısa ve uzun far ayarı kontrolü
  9. Gidon boşluk kontrolü
  10. Ön çatal kontrolü
  11. Ön ve arka amortisör kontrolü
  12. Korna kontrolü
  13. Egzoz sesi kontrolü
  14. Benzin depo kapağı kontrolü
  15. Plaka kontrolü (Kesinlikle delik, vida, yama, boya olmayacak)






31 Ağustos 2018 Cuma

Bir Depo (4,4lt) ile 230 Kilometre

O bir yakıt cimrisi!

Dün D'elight'ın deposunu bir kez daha doldurdum. Ve gördüm ki yakıt tüketiminin istikrarını korumasının yanı sıra çok az da olsa aşağı yönde hareket ile ortalama tüketim değeri 1,91 lt/100km olmuş.

Lokumun deposu 2,92 litre benzin alarak doldu. Bir önceki benzin alışımda motor 15520 kilometre iken şimdi 15673 kilometreye gelmişti. Demek oluyor ki 153 kilometre yol almışım. D'elight'ın depo hacminin 4,4 litre olduğunu biliyoruz. Bu durumda küçük bir hesap ile bir tam depo benzin ile gidebileceğimiz yolu bulabiliriz. 2,92 litre benzin ile 153 kilometre yol yaptık ise 4,4 litre ile ne kadar yapabilirizin hesabı olarak (4,4x153)/2,92=230,54 kilometre sonucuna ulaşıyoruz. 


Söz konusu 1,91 lt/100km değerine hangi koşullarda ulaşıldı ondan da söz edeyim. Düz yol oranı daha fazla olmak üzere her türlü yol koşulu vardı. Motorda eşimle birlikteydik. Eşim 60 ben 78 kiloyum. Demek ki motor 138 kilo taşımış. Kısa sürüşler yerine her marş sonrası 45 ile 60 kilometre arası sürüşler yapıldı. Hızımızı 55 ile 65 km/h aralığında tuttuk. Trafiğin durumuna göre daha yavaşladığımız zamanlar olmuştur ama kesinlikle daha hızlanmadık. 110/70/12 ölçülerindeki Michelin Pure lastiklerimize 25 ön/29 arka yerine öne 28/arkaya da 32 psi hava bastık. Hava sıcaklığı 30 ile 32 derece aralığındaydı. Birkaç sefer dışında sert esen rüzgar yok denecek kadar azdı.

D'elight'ın 0 ile 15673 kilometreler arasındaki ortalama yakıt tüketimi ise 2,46lt/100km

Diğer yakıt alım ve tüketim değerlerini merak edenler, motoru 0 kilometrede aldığım günden bugüne kadar eksiksiz tutuğum ve sizlerle paylaştığım ilgili sayfadan ulaşabilirler. Bu sayfa, benzin fiyatlarının nereden nereye geldiğini göstermesi açısından da önemli.

Yakıtı koklayan, bakım masrafı az olan ve neredeyse hiç sorun çıkarmayan Lokumu her geçen gün çok daha fazla seviyorum.

Anlayışınıza sığınarak şu tavsiyelerde bulunacağım; Lokumunuzu yumuşak kullanın. Bence en konforlu ve ekonomik hız aralığı 50-70 km/h. aralığı. Gaza yüklenerek ani hızlanmalardan ve ani yavaşlamalardan sakının. Trafiği iyi takip ve tahmin ederek kinetik enerjinizi korumaya çalışın. Sürüşünüze hassasiyet takın. Kontrollü sürüş sadece yakıt ekonomisi ile sınırlı kalmayacaktır. Bakım maliyetleriniz düşecek, motorun parça ömrü uzayacaktır. En önemli getiri olan kişisel güvenliğinize ise elbette paha biçilemeyecektir.

Sürücülük hem sizin hem de yolcunuz için hayati önem taşıyan bir iştir. Lütfen ciddiye alın!

15 Ağustos 2018 Çarşamba

Motor Sürmek, Yürümek, Doğayı Keşfetmek, Akşamları da Kamp Yapmak

Motorunuza atlayıp güzel yollarda sürün. Yolun bittiği yerde ise motorunuzdan inin ve doğa ile bütünleşmek için yürüyün. Bu sayede sadece spor yapmakla kalmayacak, unutulmaz bir macera da yaşayacaksınız. Günümüzde milyonlarca kişi tarafından gerçekleştirilen trekking sporu ile keyfinize keyif katacaksınız.


Trekking, İngilizce “trek” kelimesinden türetilmiş bir sözcük. Trek, “yürüyerek çıkılan uzun yolculuk” anlamına geliyor ve size bu spor ile ilgili bilmeniz gereken en temel şeyi de anlatmış oluyor. Bu noktada “yürüyüş” ile “trekking” ayrımını yapmak lazım, zira ilki günü birlik yapılan seyahatleri, ikincisi ise günler sürebilen yolculukları ifade ediyor. Diğer bir deyişle, sırt çantanızı tıka basa doldurduysanız, yanınıza ihtiyaç duyabileceğiniz tüm malzemeleri almışsanız ve bir süre geri dönmeyi düşünmüyorsanız… Gerçek anlamda trekking yaptığınızı söyleyebiliriz. Nitekim, aynı nedenle bu spor “backpacking” (sırt çantalı yolculuk) adıyla da biliniyor.


Bu aktivite uzun süreli olacağı için, başlamadan önce gerekli hazırlıkları iyi yapmak büyük önem taşıyor. İhtiyacınız olan ilk şey, geniş kapasiteye sahip bir sırt çantası. Bu çanta, size gerekecek her şeyi barındıracak kadar büyük olmalı. Trekking yaparken bütün ihtiyaçlarınızı kendi başınıza gidermeniz gerekiyor. Dolayısıyla yemek, barınma, uyuma ve hijyen gibi çok değişik klasmanlarda yer alan ürünleri temin etmeniz gerekmekte. Giysi seçiminiz de ayrı bir önem taşıyor. Trekking kıyafetleri olarak bilinen özel giysiler, sizi hem hava koşullarından korur hem de rahat etmenizi sağlar. En önemlisi de ayakkabı seçiminiz olacaktır. Bu uzun yürüyüşte mutlaka özel trekking ayakkabısı kullanmalısınız. Hatta mevsim ve arazi şartlarına göre, yeri geldiğinde outdoor botlarını.


Kıyafet ihtiyaçlarınızı karşıladıktan sonra, sıra diğer temel ihtiyaçlara geliyor. Yolculuğunuz boyunca size yetecek kadar yiyecek almakla işe başlayın. Bu yiyeceklerin kurutulmuş ve havası alınmış olması önemlidir. Bu sayede yiyecekleriniz daha uzun süre dayanıp, hava koşullarının etkisiyle bozulmayacaklardır. Su konusuna çok takılmayın, bir miktar su size yeterli olacaktır. Çünkü rotanız boyunca temiz su kaynaklarının yanından geçeceksinizdir... Dolayısıyla, gereksiz yere su depolamayın. Ancak yemeğinizi pişirmek, çayınızı kahvenizi yapmak için küçük bütan ocakları ve kağıt tabaklar taşımak iyi bir fikirdir. Plastik ve/veya doğada çözünemeyen hiçbir şey kullanmamanız önemlidir. Trekking’in en önemli prensibi, doğada iz bırakmamaktır. Doğada geçirilen zamanın yorgunluğunu atmak ise konforlu bir uykudan geçer. Bunun için de iyi bir çadır, uyku tulumu ve uyku pedi edinmeniz çok önemlidir.

Hatırlatmak isterim ki; Tüm bu malzemeler, içinde bulunulan mevsim koşullarına göre değişkenlik gösterir. Kış mevsiminde bir yolculuğa çıkacaksanız, kış koşullarına uygun malzemeleri yanınıza almalısınız. Ve elbette sizi yarı yolda bırakmayacak, kalitesi ve dayanıklılığı tartışılmaz malzemeler kullanmalısınız.


Trekking yapmak için ihtiyacınız olan tek şey, keyifli bir rotadır. Bu etkinliği tek başınıza yapabileceğiniz gibi, grup halinde de gerçekleştirebilirsiniz. Ancak amaç doğayla bütünleşmek olduğu için, tanımadığınız bölgelerde tek başınıza olmamanız önem taşır. Bir bölgeyi iyice tanıyana dek daima gruplar içinde kalın ve aranızda deneyimli bir rehber bulunmasına özen gösterin. Bundan sonrası basit. Doğayla baş başa geçireceğiniz günler sizi bekliyor. Gün boyu motor sürüyor, yürüyor, doğal güzellikleri kokluyor, hissediyor, seyrediyor... akşamları da kamp yapıyorsunuz. Uzun bir yolculuk bu, her anını doyasıya yaşamanız gerekiyor. Dikkat etmeniz gereken en önemli şey, her şeyi bulduğunuz gibi bırakmak. Yani doğayı kirletmemeye özen göstermeniz büyük önem taşıyor.

İyi eğlenceler :)

20 Temmuz 2018 Cuma

0 - 15140 Kilometre İstatistikleri

16000 kilometrede yapılması gereken periyodik bakımı biraz erken (15106 kilometrede) yaptırarak yola devam ediyorum. Periyodik bakım öncesi son yakıt tüketimi 1,92 lt/100 km'ye düşmüştü. Bakım sonrası ilk benzini bugün aldım ve yine 1,92 lt/100 km tüketim değerini yakaladım. Bu da gösteriyor ki tesadüfi bir değer değil. Doğru şartlar bir araya geldiğinde D'elight kolaylıkla çok ama çok ekonomik olabiliyor. Bunun için periyodik bakımlarınızı ihmal etmemenizi, lastik hava basınçlarını (Ön 25 / Arka 29 psi) düzenli kontrol etmenizi, gaz koluna nazik davranmanızı, trafiği iyi takip ederek olabildiğince az frenle kinetik enerjinizi korumanızı, ağır yükler taşımamanızı hatta benim gibi kilolu iseniz zayıflamanızı öneririm :))


Gelelim yakıt tüketimi konusundaki (0 ile 15140 kilometre) istatistiki bilgilere.

  • Toplam mesafe - 15140 Kilometre
  • Alınan toplan yakıt miktarı -377,05 Litre
  • Toplam maliyet - 1.863,18 Lira
  • Toplam dolum sayısı - 109

  • Ortama dolum - 3,46 Litre
  • Ortalama dolum faturası - 17,093 Lira
  • Kilometre başına ortalama maliyet - 0,12 Lira yani 12 Kuruş
  • Günlük ortalama maliyet - 1,27 Lira
  • Aylık ortalama maliyet - 38,76 Lira
  • Ortalama yakıt tüketimi - 2,47 Lt/100 Kilometre
  • En iyi yakıt tüketimi - 1,92 Lt/100 Kilometre
  • En kötü yakıt tüketimi - 3,46 Lt/100 Kilometre

Bu bilgiler ışığında; Yamaha D'elight'ın çok ekonomik bir ulaşım aracı olduğunu söylemek zor olmasa gerek. D'elight'ı aldığım günden bugüne kadar ki tüm yakıt alım ve tüketim bilgilerini, ilgili sayfada paylaşmaya devam ediyorum. Merak edenler bu sayfaya da göz atabilirler. [Tıklayın]

13 Temmuz 2018 Cuma

Problemsiz Bir Motosiklet Sürüşü İçin

Problemlerden uzak bir sürüş için; Eğitimli ve deneyimli yani iyi bir sürücü olmalısınız.

Zaten iyi iseniz kendinizi daha iyi yapmaya çalışın. Hepimiz yollarda acemi, duyarsız, kural tanımaz sürücülerle sık sık karşılaşıyoruz. Ayrıca otomobil sürücülerinin büyük bir çoğunluğu sürüş esnasında ya telefonla konuşuyor ya da telefonları ile (mesaj vs.) ilgileniyor.  Ne yazık ki motosiklet sürücülerinin sürücü hatalarına karşı bir korumaları yok. Onları daima potansiyel bir tehlike olarak görmeli ve savunmada kalmalısınız. Savunmada kalmak demek, sürekli çevrenizi gözleyip analiz ederek, en güvenli konumda beklenmeyeni beklemek demektir. Yani olacakları, olmadan ön görmeli ve ona göre davranmalı ya da önceden tedbir almalısınız. Beyniniz, motorunuzun 1 ile 2 dakika önünde gitmelidir ki bunlar için zamanınız olabilsin.
Siz, iyi sürücü olmak denince ne düşünüyorsunuz?


Sadece trafik kurallarına uymak mıdır? Üstün sürücü yeteneklerine sahip olmak mıdır? Virajları çok hızlı alabilmek midir? Yavaş sürüp muhtemel tehlikeleri önceden fark edebilmek midir? Hiç kaza yapmamak mıdır? Bir sürü diploma, sertifika, madalya… vs. toplayan mıdır? Yoksa motoru tek tekere kaldırabilmek midir?

Tanımınız ne olursa olsun iyi sürücülüğün temel unsurları, sürüş esnasında riskleri azaltma isteği ve motivasyonudur. Bu, sürüş becerisi ve hepsinden öte olumlu bir zihin yapısı ile başkalarının hayatına saygılı bir kişilik ister. Hareketlerinin diğer insanlar ve sürücüler üzerinde ne etki yapacağını düşünen, eğitim düzeyi yüksek bir bilinç ister. Bunlar olunca da otomatikman sorunlardan kaçınmak için gereken bilinç, strateji yapma düşünce ve davranışı devreye girer.

Sürücülük hayati önemde bir iştir. Ciddiye alın!


10 Temmuz 2018 Salı

Düzenli Bakım ve Temizlik Motorunuza Değer Katar

Temizlik süreklilik gerektiren bir iştir ve bu nedenle hergün yapılmalıdır. Sanılmasın ki hergün temizlik yapmak zor bir iştir. Tam tersine! Hergün temizlenen şey çok daha kolay, hızlı ve az bir emekle ışıl ışıl olur.

Benim temizlik anlayışın iki aşamadan oluşuyor.

1. Kirletmemeye Özen Göstermek

Hava karlı, buzlu ise motoru yola çıkarmayı bırakın, brandasını bile açmıyorum. Yağmurlu havada biraz daha esneğim ama zorunlu olmadıkça yine kullanmamayı tercih ediyorum. Şartlar gereği motoru çıkarmam gerekirse de döner dönmez bir kova su ile kirler kurumadan yıkıyorum. Çünkü; Çamur motor üzerinde kurursa çok daha fazla su ve emek harcamam gerektiğinden bu işi hemen yapıyorum.


Kuru havalarda ki günlük her kullanım sonrası nemli bir mikrofiber bez ile üzerindeki tozu alıyorum. Toz miktarı fazla ise yarım kova su ve temiz bir sünger ile yıkayıp, iyice kuruluyorum. Bir süre havalandırarak dar alanlardaki suyun, nemin buharlaşması için süre tanıyorum. Sonrasında ise branda ile koruma altına alıyorum. Oldu ya! Bir sebepten dolayı temizleyemediysem motoru örtmüyorum. Her zaman tam olarak temizlenmiş motoru örttüğüm için brandanın içi kirlenmiyor ve motora zarar vermiyor. İç kısmı kirlenmiş bir brandanın yarardan çok zarar vereceğini unutmayın. Brandanın doğal şartlarla kirlenen dışını ise ara ara yıkayarak temizliyorum. Sonrasında brandayı güneşli ve havadar bir yerde iyice kurumaya, havalanmaya bırakıyorum. Tam anlamı ile kuruduğundan emin olduktan sonra motoru örtüyorum.

2. Haftalık, Aylık Temizlik / Cila


Haftalık ve aylık olmak üzere düzenli aralıklarla motorumu çok daha detaylı yıkıyorum.

Haftalık temizlikte; Yıkadıktan sonra Turtle Wax'ın ıslak cilasını uyguluyorum. Kurularken aynı zamanda parlatıyorum.

Aylık temizliklerde ise yıkıyor, kuruluyor ve sonrasınca Turtle Wax'ın cilası ile cilalıyorum. Uyguladığım cila kuruyup mat bir görünüm aldıktan sonra pamuk ile cilayı temizliyorum. Parlatma işini temiz bir mikrofiber bez ile yapıyorum. Cila ve parlatma sonrası boyalı yüzeyler ilk günkü parlaklığına kavuşuyor. Cila uygularken plastik bölgelere bulaşmamasına çok ama çok özen gösteriyorum. Kazara bulaşması durumuna karşı yanımda ıslak bir bez bulunduruyor ve hemen bu bez ile bulaşan bölgeden cilayı iyice temizliyorum. Dikkat etmezseniz, cila bulaşan plastik bölgede kalıcı hasara neden olursunuz. Ayrıca cila uygulamasını gölgede ve olabildiğince tozsuz bir ortam veya zamanda (açık havada yapıyorsanız rüzgarın fazla olmadığı bir zaman) yapmalısınız.


14 Haziran 2018 Perşembe

12 Mayıs 2018 Cumartesi

Yeniden Plaka Basım İşlemleri (Deliksiz Plaka)

Motorlarımı aldığımda bayi tarafından tescil işlemleri yapılıp, plakaları çıkarılmış ve montajları da yapılmıştı. İşte bu sırada plakalar delinmişti ve o zaman herhangi bir sorun teşkil etmiyordu. Ama değişen yönetmelik ile plakadaki bu delikler hem trafikte hem de fenni muayenede sorun olmaya başladı.



Trafikte yakalanırsanız "Yönetmeliğe Aykırı Plaka" nedeni ile 480.-TL para cezası ile karşılaşıyorsunuz. Fenni muayenede ise ağır kusur nedeni ile muayeneden geçemiyorsunuz ve plakanızı yeniden bastırıp, muayene tekrarına gitmeniz gerekiyor.


Hem cezai işlemle karşılaşmamak hem de muayene tekrarına kalmamak için, uygun bir zaman yakalayıp, plakalarımı yeniden bastırdım. Ankara'daki işlemler şu şekilde ilerliyor; (Diğer illerdekiler de mutlaka benzerdir.) Motor üzerinden plakanızı söküp, araca ait ruhsat ve kimliğiniz ile birlikte Emniyete gidiyorsunuz. Randevu gerekmeksizin 1 veya 2 nolu bankoya plakanızı teslim edip, delik nedeni ile tekrar bastırmak istediğinizi söylüyorsunuz. Görevli memur söktüğünüz plakayı alıp, yeniden basımı için bir evrak düzenleyerek size veriyor. O evrakla plaka basım atölyesine gidiyorsunuz. Evrağı verip, 17.-TL'lik ödemenizi yapıyor ve ödemenize ait makbuzunuzu alıyorsunuz. (O makbuzu saklayın çünkü makbuzu göstererek plakanızı alacaksınız.) 20 - 30 dakika gibi bir sürede plakanızı basıp teslim ediyorlar. Bu anlattıklarım muayene zamanı henüz gelmemiş olanlar için. Muayeneden ağır kusur ile kalanlar ise TUVTURK'ün düzenlediği belge ile Emniyete gitmeden direkt plaka basım atölyesine gidiyorlar.

19 Nisan 2018 Perşembe

Güzel Bir Gelişme

17 Nisan 2018 itibari ile Türkiye Motosiklet Platformu üye ve destekçi kulüpler arasında ki yerimizi aldık. Hayırlı olsun.


12 Mart 2018 Pazartesi

İlk Yardım ve Acil Müdahale

Motosiklete biniyorsanız, yaralanmayı önleyici en önemli faktörlerin başında koruyucu ekipmanlar olduğunu biliyor olmalısınız. Mutlaka kaliteli kask, eldiven, bot, korumalı ceket/pantolon ya da tulum kullanınız. Belki bunlar hayatınızda bir kere gerekli olur ama ciddi yaralanmaları önler, hatta hayatınızı kurtarabilir. Yanınızda bir cep telefonu ve ilk yardım seti olsun. Mümkünse yalnız sürmeyin. Yanınızda bir arkadaşınızın olması güvenlik ve yardımlaşma açısından idealdir.

Bir kazaya rastladığınızda çabuk düşünmeli ve çok dikkatli davranmalısınız. Şayet yaralı nefes alıyorsa kesinlikle kaskını çıkarmağa çalışmayınız. İlk iş olarak ambulans çağırınız. Panik ve gürültü yapmadan bilgileriniz doğrultusunda hareket edin.

Boyun:

Boyun böylesinde omurilik çok yoğundur, sinir dokuları yumuşaktır ve kemikler serttir. Eğer boyun kırılmışsa, en küçük bir yanlış hareket omuriliği zedeleyebilir. Bunun sonuçları yaralı için felakettir. Kazazedenin durumu kurtarılabilir vaziyetteyken sizin en ufak bir yanlış şekilde hareket ettirmeniz onu öldürebilir ya da felç olmasına sebep olabilir. En yüksek şüphe indeksi ile yaklaşın. Bu durumda “Dikkat” anahtar kelimedir. Kişinin bilinci kapalıysa ya da boyun, omuz, kol veya bacaklar bölgesinde ağrı veya uyuşma şikayetleri varsa, siz oynak bir boyun kırığı ya da çatlağı ile karşı karşıyasınız demek olabilir. Bu durumda kişi çok acil bir tehlike ile karşı karşıya değilse ( yanan bir enkazın içinde) nefes alımı devam ettiği müddetçe kazazedeyi hareket ettirmeyin. Ayrıca şu konuyu tekrar etmekte fayda var. Kesinlikle kaskını çıkarmağa kalkışmayınız!

Hızlı Bir Travma Kontrolü:
Uzmanlar ‘’Önce zarar vermeyin’’ derler. Acele davranışlar, yardım etme adına gelişigüzel bilinçsiz davranışlar yapmayınız. Bağırıp çağrışmayınız. Ambulans çağırınız. Sonra sakinleşiniz, derin bir nefes alınız ve aşağıdaki bir dakikalık travma kontrolünü yapınız.
1. Hastanın durumunu kesin belirlemeden ya da acil bir tehlike yoksa kıpırdatmayınız.
2. Kazazedeye ne olduğunu sorunuz. Konuşmasındaki berraklık ya da berraklığın olmaması kişinin durumu konusunda bir fikir verebilir.
3. Boyun bölgesinde bir ağrı ya da uyuşma olup olmadığını sorunuz.
4. Baş ve göğüs bölgesinde yaralanma olup olmadığını kontrol ediniz.
5. Karın bölgesinde bir hassaslık ya da gerilme var mı kontrol ediniz. İç organlarda yaralanma olabilir.
6. Kol ve bacak gibi uzuvları yumuşak bir tarzda yoklayınız.

Asfalt Yanıkları/Sürtünmeler:
Özellikle donanımsız hatta şort ve T-Shirt ile motor sürenlerde görülen bu tip yaralanmalar çok acı verir. Kaybolan doku çok fazla ise ileri seviye yanıklarda olduğu gibi enfeksiyon gelişimi ölüme neden olabilir. Bu durumda; Önce yaralanan bölge bol su ve sabunla yıkanmalıdır. Bu çok acı veriyorsa önce buzla kompres uygulanmalıdır. Yaralı bölgeyi yıkamadan üzerindeki pislikleri temizlemeye kalkışmak enfeksiyonun yayılmasına sebep olur. Yıkamadan sonra antibiyotik solüsyonlar kullanılmalıdır. Sonra yara üzerinde kalan taş/pislik ne varsa alın. Steril bir iğne bunun için idealdir. Sonra yarayı tekrar yıkayın ve antiseptik merhemler uygulayın. Unutmayın ki bu tür yaralar çok acı veren yara türüdür. Bu nedenle nazik ve dikkatli davranın.

Kanamalar:
Tüm kanamalar bir şekilde durur. Bunun erken veya geç olması size bağlıdır. Yara üzerine direkt basınç uygulamak bu işin anahtarıdır. Bu parmak, temiz bir bez ya da T-Shirt olabilir. Ömenli olan temiz bir materyal olmasıdır. Hastayı yatırın ve yarayı kalp seviyesinin üstünde tutarak bandaj uygulayıp kanamayı yavaşlatın.

Suni Solunum ve Kalp Masajı:
Kalp durduğunda, vücuda kan pompalanmaz, kan basıncı sıfıra düşer ve nabız kaybolur. Bu durumda, yaşamsal önem taşıyan beyin ve akciğer gibi organlara kan pompalanmayacağından geçen her saniye hastayı ölüme biraz daha yaklaştırır. Kalp durduktan sonra, 10 saniye içinde, kişi bilincini kaybeder ve uyaranlara yanıt vermez. Böyle bir durum ile karşılaştığınızda, sakin olmak çok önemlidir.

Temel Yaşam Desteği, yapay solunum ve kalp masajı kısımlarından oluşur. Bunlar sayesinde, oksijenlenmiş kanın yaşamsal önem taşıyan organlara ulaşması sağlanır.  Temel Yaşam Desteğini aşağıdaki basit 3 basamak ile uygulamanız hayat kurtarıcı olabilir.

UYARI : Çalışan kalbe kalp masajı yapılmaz!

Eğer Suni solunum ve kalp masajını yeterli derecede bilmiyorsanız veya eğitimin almadıysanız hastaya müdahale etmeyin. Öncelikle çevrenizde bu işin eğitimini alan olup, olamadığını kontrol edin.

Öncelikle 112'yi arayın. Acil servise detaylı konum vermeyi de sakın unutmayın. Bu durumlarda dakikalar çok önemlidir. Hastanın uyaranlara cevap verip vermediğini kontrol edin.

Solunumu kontrol edin. Durmuş ise suni solunuma başlayın. Hastayı sırtüstü yatırın. Yanına dizüstü çökün ve bir elinizi hastanın alnına, diğer elinizi ensesine koyarak, başını hafifçe arkaya doğru eğin. Düzenli nefes alıp almadığını kontrol edin. (hastanın ağız ve burnuna doğru ayna yaklaştırarak, aynanın buğulanıp buğulanmadığını kontrol edebilirsiniz) Bazen kalp durduğunda bir kaç dakika, homurtu veya horlamaya benzer solunum sesleri duyulabilir. Bu tip solunum'a Agonal solunum denir ve dolaşımın durmuş olmasına rağmen, beyindeki solunum merkezinin bir süre daha, solunum için uyarı göndermesi sonucu olur. Bu durum sizi yanıltmasın! Bu kalbin hala çalışıyor olduğu anlamına gelmez. Hasta uyaranlara yanıt vermiyor ve nefes almıyorsa (veya anormal nefes alıyorsa) temel yaşam desteği uygulamaya başlayın.

Hasta normal nefes alıp vermiyorsa, bir eliniz hala hastanın ensesinde, diğer elinizle burnunu kapatın ve ağızdan ağza nefes verin. İşlem sırasında hastanın ağzına mendil veya tülbent gibi, havanın geçişini engellemeyecek ince bir kumaş örtülebilir. Başınızı hastanın göğsüne çevirip, hareket edip, etmediğini kontrol edin. Verdiğiniz her nefeste hastanın göğsü kalkıp iniyorsa, uyguladığınız yapay solunum amacına ulaşıyor demektir. Bir nefes daha verin.

 

Solunumun Sağlanması: 
Hava yolu açılmasına rağmen yaralı nefes alıp vermiyorsa acilen suni solunum uygulamasına başlanır.

İlkyardımcı, Suni solunumu beş şekilde yapabilir:

1-Ağızdan ağıza
2-Ağızdan buruna (ağızda ciddi yaralanma olanlar ya da çenesi kilitlenenlerde)
3-Ağızdan ağızla buruna birlikte (bebeklerde)
4-Holger - Nielsen metodu
5-Silvester metodu

Ağızdan - Ağıza Suni Solunum Metodu: 
En sık kullanılan ve hasta/yaralıya en faydalı yöntemdir. Hasta sırtüstü yatırılıp başı geriye doğru hafifçe itilir. İlkyardımcı hastanın yan tarafına geçer. Başı alından tutan elin baş ve işaret parmakları hastanın burun deliklerini kapatır. İlkyardımcı derin bir nefes alır ve ağzını hastanın açık olan ağzına direkt dayayarak nefesini hastaya verir. Sonra ağzını çekip hastanın nefes vermesine fırsat tanır. Erişkin bir insana dakikada 12 defa olmak üzere her 5 saniyede bir suni solunum yapılır. Bebeklere ise dakikada 20 defa, her 3 saniyede bir yapılmalıdır. Bebeğe nefes verirken göğüs hareketleri izlenmelidir.

Ağızdan - Buruna Suni Solunum Uygulama:
Hastanın dişleri kilitlenmiş açılamıyorsa veya kazadan dolayı ağız çevresinde yaralanma varsa, kısacası ağızdan - ağıza metodu uygulanamıyorsa bu metod seçilmelidir. Bu metot sırasında hasta yine aynı pozisyondadır, ilkyardımcı bu defa hastanın çenesinden tutup ağzını kapatır ve burnundan hava verir.

Suni solunum sırasında mideye hava dolabilir, bu gibi hallerde hastayı yana çevirerek göbek ile kaburgalar arasına hafifçe bastırılarak hava boşaltılabilir.

Ağızdan -Ağız ve Buruna Birlikte Suni Solunum Uygulama:
Özellikle küçük çocuklar ve bebeklerde uygulanması mümkün olan bir metottur. Bebeklerin solunum sayısı daha fazla, ağız, burun ve akciğerleri daha küçük olduğundan bebeklere yapılacak suni solunum ağız ve burundan birlikte sık aralıklı, daha az güçte nefes verilerek yapılır. Verilecek hava miktarı göğsün kalkmasına yetecek kadardır.

Sırttan Bastırma, Dirseklerden Kaldırma Metodu (Holger - Nielsen metodu):

Ağız ve burun yaralanmalarında bu metot uygulanır. Bu metot da hasta yüzükoyun yatırılıp, elleri başı hizasında birleştirilir, başı yana çevrilir ve ellerinin üzerine yatırılır. İlkyardımcı yaralının baş tarafına geçer, yaralının dirseklerinden tutup 25-30 cm kaldırır, bu şekilde yaralı nefes almış olur, sonra yavaşça yerine bırakıp sırtından bastırır, bu şekilde de yaralı nefes vermiş olur.

Silvester Metodu:
Bu metot uygulanmadan önce hasta sırtüstü yatırılır, ilkyardımcı yaralının baş tarafına geçer, ellerinden tutup her iki yana ve yukarıya doğru açar, bu şekilde yaralı nefes almış olur, sonra yaralının ellerini bırakmadan göğsünden bastırır, bu şekilde yaralı nefes vermiş olur.

Bu metotlar dışında sağlık personelinin uyguladığı ve bir ağızlık ya da bir kese yardımı ile yaptığı suni solunum tipleri de vardır. Ancak bu uygulamalar profesyonel ekiplerce yapılır.


Nabzı Kontrol Edin ve Kalp Masajına Başlayın.

İki parmağınızı adem- elmasına (tiroid kıkırdağı; boynun ön tarafında, orta hattaki çıkıntı)
koyun ve soluk borusunun yanındaki çukura parmaklarınız kaydırın.

Nabız atıyorsa, bu noktada parmak uçlarınızla hissetmeniz gerekir. Eğer nabız alamıyorsanız veya emin değilseniz kalp masajına başlayın. Ellerinizi, bir eliniz diğerinin üstünde olacak biçimde, hastanın iki göğsünün arasına, orta hatta yerleştirin.

Bu şekilde, her seferinde 3-5 cm'lik bir hareket sağlayarak, saniyede yaklaşık 1-2 kez olmak üzere (80-100/dakika), 15 kez bastırın. (Masaj sırasında çatırtı sesi duyabilirsiniz. Korkuya kapılmayın.! Ses kıkırdak veya kemik kırılması sesi olabilir. Böyle bir durumda kalp masajının yapılmaması, kemik kırılmasından daha tehlikelidir. Masaja devam edin!)

Tekrar 2 nefes verin ve kalp mesajını tekrarlayın. Yardım ulaşana kadar bu işlemleri yapmaya devam edin.

 

Eğer hastaya yardım edebilecek 2 kişi var ise, bir kişi suni solunumu, diğer kalp masajını hiç ara vermeden uygulamalıdır. Bu durumda, temel yaşam desteği sırayla, 1 suni solunum, arkasından 5 kalp masajı şeklinde devam etmelidir.

Özetleyecek Olursak;

Yardım gelene kadar tekrarlanmak üzere temel yaşam desteği :

1 kişi ile : 2 yapay solunum + 15 kalp masajı (80-100/dk)

2 kişi ike : 1 yapay solunum + 5 kalp masajı (80-100/dk)

Ek Bilgi - Çocuklarda Kalp Masajı Nasıl Yapılır?

Çocuklara kalp masajı yapılırken daha hassas davranılmalı ve aşırı yüklenilmemelidir. Çocuklara kalp masajı yapmak için elin 3. ve 4. parmağını göğüste memelerin ortasının 1 - 1.5 cm kadar altına koyarak,  göğüs 1.5 - 3 cm kadar çökecek şekilde nazikçe bastırılarak kalp masajı yapılır.

En az 3 dakikada bir kalbin kendi kendine çalışmaya başlayıp başlamadığını anlamak için nabız kontrol edilmelidir. Kalp kendiliğinden çalışmaya başladığı anda Kalp Masajına son verilmelidir. Kalp kendiliğinden çalışmaya başlamadıysa, tıbbi yardım gelinceye kadar uygulamaya devam edilmelidir.

Şok:
Ölümcül bir durumdur: Aşırı kan kaybı ya da tansiyon düşmesinin sebep olacağı derin depresyonlar ileri yanma, derin yaralar, kanamalar vs sonucunda olur. Kazazedenin bedeni kendini olumsuz yönde kapatmağa başlar. Özellikle yoğun kan kaybının sinir sistemi üzerindeki etkisi buna sebep olur. Kazazedenin nefes darlığı veya sığ nefes alıp vermesi, renginin sararması, bitkinlik, nabız atışlarının zayıflaması ve bilinç kaybı şoka girdiğini gösterir. Kanamayı kontrol altına alıp bu işaretlere dikkat ediniz. Kanın beyne gitmesi için ayakları yukarıda olacak şekilde yere yatırın. Vücut ısısını muhafaza için bir battaniyeyle sarın. Şok çok kötü bir durumdur, kötüleşme hasta normal görünse bile aniden gelişebilir. Bu yüzden kazazedenin verdiği işaretleri kontrol etmek önemlidir. Gözünüzü ondan ayırmayın.

Sıcaktan Dolayı Bitkinlik, Güneş Çarpması:

Yeterli sıvı almadan sıcak havada uzun sürüşler yapmak, farketmeksizin tükenmenize sebep olur. Aşırı terlemeler, renk solgunluğu, kramplar, mide bulantısı vs. buna işaret eder. Kişiyi derhal gölgeye alın, buz veya ıslak bezle kompresler yaparak hastayı soğutun. İçmesi için bir miktar su verin. Kolonya vs gibi alkol içeren maddelerle hastayı ovmayın. Aşırı ısı çarpmalarında beyin çalışmasını durdurur ve kişi kendi beden sıvılarınca pişirilmeğe başlar. Sonuçta terleme durur, deri sıcak ve kuru bir hal alır. Kişi komaya dahi girebilir. Bu durumda olan kişi ne pahasına olursa olsun soğutulmalıdır. Nefes alması durursa ağızdan ağıza nefes takviyesi işlemi de gerekebilir. Ağızdan su alımı bu durumda işe yaramaz. Hastaya hastanede damaryolu açılarak, damardan verilecek serumlarla su takviyesi yapılmalıdır.

Kırıklar:
Kırıklara müdahale kırığın hareketsizleştirilip, kırık tahtası ile sarılmasına bağlıdır. Kırık tahtası yerine kalın gazete kağıdından rulo, tel ya da tahta parçaları kullanılabilir. Kırık desteğini yaranın etrafına koyun (dönmüş kol veya bacağı düzeltmeğe çalışmayın) elastik bir bandajla sarın. Kırık olan yaralı kısmı hareket ettirmeyin ve ambulansı bekleyin. Köprücük kemiği kırıklarını sabitleyemezsiniz bu yüzden kolun yaralı tarafını askıya alın ve bir bandajla üst kolu göğse sarıp sabitleyin.

Bu bilgiler genel amaçlıdır. Müdahale edebilmeniz için “İlk Yardım Eğitimi” almış olmanız gereklidir.

1 Mart 2018 Perşembe

Bajaj Adventurer 400

Bajaj motosiklet pazarında hızla yükseliyor. Kullananların memnuniyeti, kaliteli bayi ve servis ağı, ucuz parça ve bakım maliyeti bu yükselişe büyük katkı sağlıyor. Bajaj pazara girdiği ilk günden bugüne kadar ürün yelpazesini de genişletiyor.
 
 
Küçük ve orta sınıf için Bajaj'ın yeni enduro motosikleti "Adventurer 400" oldukça göz dolduruyor. Ancak bu iddialı model henüz Türkiye pazarında bulunmuyor. Pazara girmesi halinde yüksek talep göreceğine kesin gözü ile bakılıyor.

3 Şubat 2018 Cumartesi

Kötü ya da Pis Yakıtın Yarattığı Problem


Birkaç hafta önce D'elight'ım kalkışta ve 10 ile 20 km/h hızlara düşüp yeniden hızlanırken  titreme, tekleme, öne doğru silkeleme yapmaya başlamıştı. İvmelenmesi için gazı sonuna kadar açmam gerekiyordu. Doğal olarak bu tatsız durum oldukça canımı sıkmıştı. Yakın bir tarihte 13000 km bakımını yaptırdığımdan, soluğu doğruca serviste aldım. Bakımda hava filtresi, yağ ve buji değiştirilmişti. Bu sefer benim isteğimle varyatör ve debriyaj söküldü. Herhangi bir sorun olmadığı görüldü, temizlenerek yerlerine takıldı. En son aldığım yakıtın kötü ya da pis olabileceği düşüncesi ön plana çıkmaya başlayınca, depoyu hızlıca bitirmeye çalıştım. Kerata az benzinle, çok yol yaptığından bu iş biraz zaman aldı. Bu süre içinde motordan soğumanın eşiğine geldim. Çünkü o yağ gibi giden motorum, bildiğiniz traktöre dönüşmüştü. Yakıtın yarım deponun altına düşmesi ile hemen depoyu farklı bir istasyonda doldurdum. Canımı sıkan bu sevimsiz durum azalsa da iki gün öncesine kadar devam etti. İki gün önce depodaki yakıt dip noktaya gelince depoyu yeniden doldurdum. Bu dolum sonrası D'elight'ımın keyfi yerine geldi. Motorum canlı, pürüzsüz gidişine dönerek yeniden hayat buldu. Elbette ben de...

Benzin aldığım marka ve istasyon konusunda genelde tutucuyumdur. Her yerden benzin almam. Buna rağmen, başıma böyle tatsız bir durum geldi. Neyse ki problem çözümlendi ve herhangi bir kalıcı soruna ve hasara neden olmadı.

26 Ocak 2018 Cuma

Takip Mesafesi, Reaksiyon Hızı ve Güvenli Alan İlişkisi

Motosiklet sürüşü eğlencelidir ve dürüst olmak gerekirse hız çoğaldıkça daha da eğlenceli olur. Ama şunu unutmayınız; Hızınız arttıkça güvende olabilmeniz için tüm şartlar (trafik, yol, motorunuzun ve sizin durumunuz, hatta seyir halindeki diğer araçların ve sürücülerin durumu) uygun olmalıdır. Reaksiyon verebilmek için gereğinden daha uzun bir süreyi kendinize tanıyın. Bunun için de; Hızınız artıyorsa, sizinle diğer vasıtalar (önünüzde ve arkanızda) arasında daha fazla mesafe bırakın.

Bir motosiklet sürücüsünün görme ve görülme becerisini geliştiren tekniklerden biri de "Güvenlik Alanı" veya "Güvenlik Balonu" adını taşır. Bunun amacı; Kendi aracınızla diğer araçlar arasında, güvenli bir alan oluşturmaktır. Önünüzdeki, arkanızdaki ve yanınızdaki araçlarla aranızda boşluk bırakın. Bu güvenlik alanı sadece trafikteki durumu daha iyi görmenizi sağlamakla kalmaz, size çok önemli tepki verme süresini de kazandırır. Ayrıca bir kaçış yolu, alternatif bir sürüş ve görüş açısı sağlar.

Önünüzdeki araçla aranızda en az 2 saniyelik mesafe olmalıdır. Bu, size tepki süresi kazandırır. 2 saniyelik takip mesafesini ayarlayabilmek için; Öndeki aracın geçtiği sabit bir nokta temel alınır ve araç o noktayı geçtiği andan itibaren saymaya başlanır. "280-281" saymayı bitirene kadar o noktaya ulaşamadıysanız, gereken 2 saniyelik süreyi yakalamışsınız demektir. Motosikletinizle seyir halindeyken önünüzdeki ve arkanızdaki araçlarla "en az 2 saniyelik" mesafeyi sağlayarak ideal bir "Güvenlik Alanı" oluşturulması gerekmektedir.

Ancak dikkate alınması gereken pek çok değişken olduğundan, yukarıda da söz etmiştim. Bunlara ilave olarak; Hava durumunun (çok sıcak veya çok soğuk) sizdeki olumsuz etkilerine, yolu ve çevreyi tanımadığınıza, trafiğin hızlı aktığı..vs koşullara bağlı olarak 3 ya da daha fazla saniyelik takip mesafesine ihtiyaç duyabilirsiniz. Seyir halindeyken gözlerinizin hiçbir nesneye 1 sn'den fazla takılmasına izin vermeyin. Böylece gidiş hattınızı etkileyen her şeyden haberdar olmanız kolaylaşır. Seyir halindeyken daima "en" ileriye bakın, izleyin, öngörün. Böylelikle, önünüzde gerçekleşebilecek bir olumsuzluğa önceden tedbir alabilirsiniz.

Güvenli sürün, sağ kalın ve sürmeğe devam edin.

20 Ocak 2018 Cumartesi

Sağlam ve Ucuz Koruma Zinciri


İlginizi çeker düşüncesi ile paylaşıyorum.

Motoru bağlamak için mağzalardan yüksek rakamlara alışveriş yapmaya gerek yok. Belirli ve üst sınıf özellikleri olan zincir ve ucuna de aynı özelliklerde bir kilit işinizi görecektir. Piyasadan bunlar uygun fiyata bulunabilir.

• Öncelikle asansörlerde kullanılan yüksek karbonlu zincirler var, asansörlerin karşı ağırlıklarını ve tehlike anında kabini taşıması için kullanılan. Bu zincirler çelik makası ile kesilemiyor, taş motoru ile uğraşarak kesilebiliyor ancak. Asansör zinciri olarak araştırdığınızda çıkar, uygun bakla kalınlığında istediğiniz uzunlukta kestirebilirsiniz. Ben bir tur topcase taşıma demirlerinin içinden geçtikten sonra arka lastiği rahatlıkla kitleyebilecek uzunlukta kestirdim. Asansör zinciri satanlar, bunların dış yüzeyini uzun vadede korozyondan korumak için makaron ile kaplarlar, ancak onlar makaronu tüm zincir boyunca ısıtıp sıkılaştırdıkları için zincirin hareket kabiliyeti kısıtlanır; size sorduklarında tüm zincir boyunca her iki ucundan birer bakla dışrıda kalacak şekilde makaron geçirmelerini ve her iki ucundan da sadece ikişer ya da üçer bakla üzerinde ısıtıp sıkılaştırmalarını isteyin. Böylelikle zincirin tamamı makaron ile kaplanmış olur ancak hareket kabiliyeti rahat ve sorunsuz olur

• Kilit olarak da multilock’ın asma kilitlerineden kullanabilirsiniz. Onlar da güvenlik sınıflarına göre kalite kalitedir. İyi bir çilingire ya da nalbura giderseniz size multilock’ın en üst güvenlik sınıfındaki kilidini önereceklerdir. Daha önce dükkanı soyulan esnafın tamamı bir daha olmaması için gidip bu asma kilitten alır.

ARA Riders Googlegroups alıntısıdır.

15 Ocak 2018 Pazartesi

Motosiklette Aynalar Nasıl Ayarlanmalı

Motorunuzdaki ayna tipi ve büyüklüğü, arkanızda göremediğiniz kör alanların büyüklüğünü belirler. Alanlar ne kadar küçükse sürüş sırasında o kadar çok alanı görebilir, buna bağlı olarak da güvenle sürüş yapabilirsiniz. Unutmayın ki; Motosiklet sürüşünde "Bilgi Toplama ve Bu Bilgiyi Değerlendirme" son derece önemlidir. Hayatidir!


Can kurtaran bakış dediğimiz ve her sollama öncesi, hat değişimi öncesi, frenleme öncesi ve kavşaklara yaklaşırken yapılan omuz üzerinden hızlı ve kısa bir geriye bakış atma davranışına ek olarak, arkamızdaki trafiği tüm sürüş boyunca her 8-10 saniyede bir aynalarınızdan kontrol edilmesi şarttır. Bu sebeple ayna ayarlarınızı arkanızdaki göremediğiniz alanları en küçüğe indirecek şekilde ayarlamanız gerekir.

Arkanızın sürekli aynalarınız vasıtasıyla kontrol altında tutulması motosiklet sürücüleri için vazgeçilmezdir. Şayet sizi ürkütecek şekilde bir araç arkanıza yaklaşmışsa ya da sizi sollamışsa ve siz ancak bu araç sizi geçerken fark edip ürkmüşseniz, siz arkanızı kontrol altında tutmuyorsunuz demektir.

Aynaları nasıl ayarlamanız gerektiği:

Aynada dikkat edilmesi gereken ilk nokta siz hareket edip yer değiştirdikçe arkanızın görünümündeki değişiklikleri gösteren doğru uzaklık açısının elde edilebilmesidir. Aynalardaki görüntülerin uzantılarının bir yerde birbirleri ile kesişmesi demektir. Yani birinin göremediğini diğeri gösterebilmelidir. Aynalar size, yeterince uzağı gösterebilecek şekilde yüksek ayarlanmalıdır. Hemen arkanızdaki yol yüzeyini görmeniz gerekmez. Bir vasıtanın lastiklerini görmek önemli değildir. Çünkü arabalar yeterince yüksektir dolayısıyla aynaların hemen arkanızdaki yerin 20 cm üstünde olacak şekilde ayarlanması gereksizdir. Arkanızda olabildiğince uzağı görebilecek şekilde ayarlarken dikkat edeceğiniz şey kör alanları küçültülerek arkanızdaki bir aracın bu alana girdiğinde bir ucunun, önü yada arkasının, aynalarınızın görüşü içinde kalmasıdır. Yani bu alan içine bir arabanın yada motosikletin tamamen görünmez kalacak şekilde sığmasını engellemek gerekir.

Ayar için motorunuzda dik pozisyonda oturun ve önünüzden bir arkadaşınız sizin periferik görüş alanınızdan çıkıncaya kadar geriye doğru yürüsün. Bu arada siz sürekli ileriye bakıyorsunuz, başınızı ve bakışlarınızı kıpırdatmıyorsunuz. Kişinin sizin peri ferik görüş alanınızdan çıktığı noktaya bir kuka(işaret) koyun. Şimdi aynı şahsın tam arkanızdan işaretlediğiniz bu noktaya doğru yürümesini isteyiniz. Kişi işaretli noktaya doğru yürürken bu seferde aynalardan kaybolduğu yeri işaretleyiniz. İşte işaretlediğiniz bu iki nokta arasındaki alan sizin kör alanınızdır. Bu iki nokta arasına giren bir aracın bir tarafı aynalarınız tarafından tespit edilecek tarzda ayarlarının yapılmış olması lazımdır. Ayarlayamıyorsanız o zaman aynalarınız yeterince büyük değildir. Daha büyük ayna kullanınız.